PAN'IN LABİRENTİ FİLM ANALİZİ
Yaşadığımız dünyayı bir düşünelim.Acılar, zalimlikler, zoraki seçimler, seçime el verişsiz kaderler.Bir de başka bir dünya hayal edelim.(Ivana Baquero)Ofelia’nın dünyasını.Bazı hayatlar süregelen olaylarla birlikte içinden çıkılması zor bir hal alır.Franco İspanya’sında dünyaya gelmiş Ofelia’nın hayatı da bu dayatma dönemi ve aile hayatının ağır bir revizyona uğramasıyla masalsı bir hayal dünyasına dönüşmüştür.Filmi izlediğimizde bu masalsı dünyanın iyi birer takipçisi görünümüne bürünürken, film sona erdiğinde anlatılanların gerçek-hayal ikilemine düşmekten alıkoyamıyoruz kendimizi.
Birçoğumuzun fikir birliğine ulaşacağı konulardan biridir kötü karakterlerin filmler üzerindeki etkinlik üstünlüğü.Sergi Lopez bu filmde çarpıcı bir şekilde gözler önüne sürüyor söz konusu kanıyı.Franco dönemi İspanyolların yakın tarihte yaşadıkları en ağır dönemdir demek yanlış olmaz sanırım. Sergi Lopez(Yüzbaşı Vidal) ise bu dönemin sembol rütbelilerinden biri olma görevini tüm becerisiyle gözler önüne seriyor.Diğer yanda eşini savaşta kaybetmesiyle hayat endişesine düşen Ofelia’nın annesi Ariadna Gil(Carmen).Yaşadığı ıssızlıkta Ofelia’nın kahramanı haline gelen Maribel Verdu(Mercedes).Ve tabiî ki filmin konusunu oluşturan hayali yaratık Pan.İspanya kültüründe yer alan uzun soluklu bir efsane.Ondan uzak durulması öğütlenen bir yaratık kavramı.Bu filmde ise Ofelia’nın dünyasında farklı bir şekle bürünüyor bu yaratık.Yaşanan kötü olaylardan sığınmak için peri kitaplarına sığınmayı seçen Ofelia onu daha pozitif bir kahraman olarak tasvir ediyor hayal dünyasında.Filmi çok üst bir seviyeye taşıyan muhteşem makyaj ve fantastik figürlerle bir araya gelen siyasi dayatmalar gayet başarılı bir şekilde lanse ediliyor seyirciye.Film bittikten sonra yaşanan siyasi ve toplumsal olayların insan psikolojisine ne denli tahribatlar yaratabileceğini daha net bir şekilde görebiliyoruz.Ayrıca Ofelia yaşındaki bir çocuğun film sonundaki fedakarlık davranışı zaten Fantastik-Savaş sıfatarını taşıyan filme bir de Dram ibaresini damgalıyor.Bu üç ayrı konunun bir arada başarılı bir şekilde yansıtılmış olması da su götürmez bir gerçek ki yönetmen Guillermo del Toro’nun becerisinin saf bir örneğidir.
Filmden çıkarılabilecek birçok mesaj olduğunu söylemek yanlış olmaz.Siyasi olayların psikoloji üstündeki etkisi, masal dünyalarının çocuklar üzerindeki tahmin edilemez mutlakiyeti ve her zaman hatırlamanın gerekli olduğu insan olmanın ulaşılamaz içtenliği ve güzelliği.Sevginin tüm güzel duyguların tohumu olduğu bir kez daha yüzümüze serin bir rüzgar gibi çarpıyor bu filmde.Fedakarlığın tecrübe, yaşayış gibi olaylardan çok çok uzak olduğu, tamamen ruh dediğimiz mistik yapıda kodlanarak dışa vurduğunu açıklıyor bir kez daha Pan’in Labirenti.Eleştirilebilecek yanları olmasına rağmen duygusal son herkesi tatmin edebilecek sıcaklıkta.Dünyamızdaki kan, kin, nefret arttıkça değerini arttıracak bir film Pan’in labirenti.
’’Küçük bir çocuğun hayal gücünden taşan gerçeklik dünyası’’
0 yorum:
Yorum Gönder